Blog

<strong>Reklam Diline Nasıl Karar Veririz?</strong>

DALL·E-2022-11-14-19.07.43-dali-style-painting-of-a-megaphone
Reklamcılık

Reklam Diline Nasıl Karar Veririz?

Her marka için benzer tasarımlara sahip görseller kullanamayız değil mi? Renk seçimi, font ve semboller, marka kimliğini yansıtırken kullandığımız araçlardır. Bu nedenle görsel tasarımlarda her marka için farklı bir konsept belirlemek elzemdir. Peki, kullanacağımız dilde de buna dikkat etmemiz gerekmez mi? Neticede seçtiğimiz kelimeler de tıpkı kullandığımız renk gibi marka ve ürün hakkında fikir vermeli… 

Kullanacağımız dile karar vermeden önce her marka için farklı bir üsluba sahip olmamız gerektiği konusunda anlaştığımızı düşünüyoruz. O halde artık kullanacağımız dili nasıl seçmemiz gerektiğini de konuşabiliriz.

Reklam kampanyamız klişeleşmiş sloganlara ya da metinlere sahipse hedef kitlede istediğimiz etkiyi yaratamayız. Hatta ürünümüz ücretsiz olsa bile… Zira reklam kampanyalarında benzer kelime ve kalıplar duymaya o kadar alıştık ki, artık bir indirim reklamı izlediğimizde dahi reklamın hangi markaya ait olduğunu hatırlamakta güçlük çekiyoruz. Her hafta onlarca kez ‘’Süper yaz indirimi!’’, ‘’Benzersiz indirimler!’’  kalıplarına maruz kalıyorken bu reklamların hangi markaya ait olduğunu nasıl aklımızda tutabiliriz?

Ürünümüzü ana haber spikerlerinin kullandığı dile benzer bir dil ile anlatmak, hedef kitleyi etkilemeyecek ve emeğimizin karşılıksız kalmasına sebep olacaktır. Bu minvalde, yüzlerce klişe kelime ve birbirinin aynısı söylem arasında farklılaşmamız elzem. 

Her şeyden önce, dilimizi oluştururken gereğinden fazla teknik bilgi vermekten kaçınmak yerinde bir harekettir. Metin yazarlarının yaptığı en büyük hatalardan biri, zamanı kısıtlı olan müşteriye teknik bilgi yüklemesi yapmak oluyor. Kısıtlı süreyi teknik bilgi anlatarak doldurmak, hedef kitlenin kafasını karıştıracağı gibi verdiğiniz bilgilerin akılda kalıcı olmasının da önüne geçer. Sonuçta hangimiz maruz kaldığımız bir reklama pür dikkat odaklanıyoruz ki?

Tabii teknik bilgilerden tamamen uzak durmak da yanlış. Az önceki tavsiyemizle bunu kastetmiyoruz. Çünkü bu sefer de reklamımıza bir belirsizlik hakim olacaktır. ‘’Dünyanın en iyi bilgisayarı.’’ gibi fazla genel bir kullanım, bilgisayar almak isteyen insanların bizi tercih etmesine yetmez. Bu sebeple ürünün teknik özelliklerini tamamen rafa kaldırmak yerine dozunda kullanmak istiyoruz.

Her roman yazarının kendine özgü bir dili vardır. Aynı şey reklam yazarları için de geçerli. Anlaşılır bir dil kullanmamız tabii ki önemli fakat bunu yaparken dili biraz eğip bükmekten de çekinmemeliyiz. Bir metin veya slogan yazarken dil bilgisi kurallarını esnetmenin zararı dokunmayacaktır. Bu tam aksine akılda kalıcılığı artıracaktır. Tabii bunu yaparken çok dikkatli davranmakta fayda var. Çünkü inanın bana, dili daha akılda kalıcı kılacak ufak nüanslar yaratmak ile hedef kitleye ‘’Doğru düzgün Türkçe konuşamayan marka’’ dedirtmek arasındaki çizgi gerçekten çok ince.

Kelimeleri seçerken aklımıza gelen ilk kelime yerine günlük sohbetlerimizde az karşılaştığımız versiyonlarını kullanmak da ön plana çıkmamızı kolaylaştıracaktır. Örneğin bir reklam filminde ‘’çok güzel’’ denmesi bizi etkilemez. Fakat ‘’muazzam’’ öyle mi? Birbirleri yerine kullanılabildikleri halde iki kelime arasındaki etki çok farklı. Kelime dağarcığımızın sınırlarını zorlamak, özgün bir dil oluşturmamızı sağlar. İlk aklımıza gelen ifadeyi kullanmak yerine kısa bir beyin jimnastiği ile daha etkili alternatifler bularak çok daha özgün bir tonlama yaratabiliriz. İsterseniz önce bir metni oldukça sade bir şekilde yazın, sonrasında ise ifade ve kalıp cümleleri daha az kullanılan alternatifleri ile değiştirin. Aradaki fark açıkça belli olacaktır.

Bu önerilerimiz sadece reklam metinleri için geçerli değil tabii. Blog yazılarınızdan dijital içeriklerinize kadar yazdığınız tüm metinlerde uygulanabilirler. Yeter ki biraz pratik yaparak elimizi ve zihnimizi alıştırmayı ihmal etmeyelim…

Düşünceni buraya bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir